Tarih: 23.08.2024 16:35

SEDEF HASTALIĞI VE SEDEF ROMATİZMASINA DİKKAT

Facebook Twitter Linked-in

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Romatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bünyamin Kısacık ile Deri ve Zührevi Hastalıklar
Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fatma Elif Yıldırım, sedef hastalığı ve sedef
romatizmasını değerlendirdi.
Prof. Dr. Kısacık, sedef hastalığının gerçekten çok zor cilt hastalığı olduğunu,
vücudun her tarafını etkileyebildiğini belirterek, “Ancak bizim için bu hastalığın farklı
tarafı sedef hastalığının romatizmaya neden olabilmesidir. Sedef hastalarında
ortalama 5-7 yıl sonrasında sedef romatizması gelişebilir” dedi.
Hastaların büyük kısmında önce sedef hastalığı, sonra romatizma gelişirken bir
kısmında ise önce romatizma sonra sedef ya da eş zamanlı iki durum bir arada
ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kısacık, şöyle konuştu:
“Bu hastalık herkeste romatizmaya neden olmuyor. Ancak farklı coğrafyalarda
yapılan çalışmalarda sedef hastalarının yaklaşık yüzde 20 kadarında sedef
romatizması gelişebildiği anlaşılmıştır. Sedef romatizmasına yatkın sedef hastaları,
özellikle saçlı deride sedefi olan hastalar ve tırnaklarında sedef bulgularına rastlanan
kişilerdir.”
TANI VE TEDAVİSİ
Sedef ve romatizma var ise bu hastaların sedef romatizması tanısı aldığını anlatan
Prof. Dr. Kısacık, “Bazı kişilerde önce romatizma sonra sedef ortaya çıkmaktadır. Bu
teşhiste romatoloji uzmanının tecrübesi önemlidir. Uygun eklem tutulum şekillerine
göre tanı konmaktadır” ifadelerini kullandı.
Sedef romatizması tedavisinin ekip işi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kısacık, şöyle
devam etti:
“Bazı hastalarda sedef hastalığı baskınken bazı hastalarda ise romatizma daha
baskındır. Bu yüzden dermatoloji ve romatolojinin iş birliği büyük önem taşımaktadır.
Hastalar sıklıkla birlikte değerlendirilmekte ve tedaviye ortak karar verilmektedir.
Tedavide uluslararası kılavuzların önerdiği yol şu şekilde sıralanabilir:
‘Hastaların hastalığı ve gidişatı konusunda bilgilendirilmesi’, ‘Sedef hastalığına eşlik
eden diğer hastalıkların kontrolü’, ‘Kilo kontrolü ve egzersiz’, ‘Sedef romatizmasının
tutulum yerine planlanan ilaç tedavisi’. 2000’li yılların başından itibaren ilaç

tedavilerinde çok önemli değişiklikler oldu. Biyolojik tedavi dediğimiz çok etkili ilaç
tedavileri kullanmaya başladık. Farklı tedavi alternatifleri hem sedef hastalığına hem
de sedef romatizmasını çok etkili ve hızlı olarak tedavi edebilmektedir. Sedef ve
sedef romatizması hastalarının tüm sorunlarına ekip olarak yaklaşmaya ve en doğru
tedaviyi verme çabamıza devam edeceğiz.”
SEDEF HASTALIĞI HER YAŞ GRUBUNDA ORTAYA ÇIKABİLİR
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı
Doç. Dr. Fatma Elif Yıldırım ise sedef hastalığının çocukluk döneminde daha nadir
görülmekle birlikte her yaş grubunda ortaya çıkabildiğine vurgu yaptı.
Hastalığın kesin nedeninin henüz bilinmediğini, ancak ortaya çıkmasında hem
genetik hem de çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığına işaret eden Doç. Dr.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sedef hastalığı görünür lezyonları nedeni ile hastaların yaşam kalitesini önemli
ölçüde bozabilmektedir. Yapılan araştırmalar sedef hastalığının hayat kalitesini
diyabet (şeker hastalığı), tansiyon ve kalp hastalıklarına kadar yol açabildiğini
göstermiştir. Özellikle el, ayak, saçlı deri, genital bölge gibi fonksiyonel öneme sahip
bölgelerde görülen deri lezyonları hastaların yaşam kalitesini daha fazla
bozabilmektedir.
Görünür bölgelerde olan lezyonlar bulaşıcı sanılıp hastalar toplum tarafından
damgalanabilmektedir. Bu da zaten daha hassas kişilik yapısına sahip sedef
hastalarını psikolojik açıdan daha fazla etkileyebilmektedir. Yani sedef hastalığı
strese sebep olmakta, stres de sedef hastalığını tetikleyerek psikolojik hastalıklarla
sedef hastalığı arasında çift yönlü bir etkileşim oluşturmaktadır.”
SADECE DERİYİ İLGİLENDİRMİYOR
Günümüzde sedef hastalığına eşlik edebilen çok sayıda hastalığın tespit edilmesinin
aslında sedefin sadece deriyi ilgilendirmekle sınırlı kalmayan sistemik bir hastalık
olduğu görüşünü desteklediğinin altını çizen Doç. Dr. Yıldırım, şunları kaydetti:
“Yaygın deri hastalığı olan sedef hastalarında kalp ve damar hastalıkları, kalp krizi,
şeker hastalığı gibi sistemik hastalıklara yakalanma riski maalesef daha yüksektir.
Sedef hastalığı nadiren ‘Eritrodermik’ ve ‘Püstüler’ formları ile hayati tehlike
oluşturabilmektedir. Kesin bir tedavisi bulunmayan sedef hastalığının semptomları,
uygun yöntemler ile kontrol altına alınarak, uzun süreli iyilik hali sağlanabilmektedir.
Sedef hastalığı tedavisini planlarken cilt hastalıkları uzmanının yanı sıra farklı
uzmanlık dallarının bir arada tedaviye karar vermesi tedavi başarısını artırmaktadır.
Özellikle sedef hastalarında gözlenebilen eklem tutulumu ki buna sedef romatizması
(psoriatik artrit) da denilmektedir dermatolog ve romatolog iş birliğini tedavide son
derece önemli kılmaktadır.”
SEDEF HASTALIĞI İYİLEŞİR Mİ?
Sedef hastalarının hekimlerine yönelttiği en merak edilen sorunun “Sedef hastalığım
iyileşir mi?” sorusu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yıldırım, bu sorunun kesin bir
yanıtının bulunmadığını ifade etti.

“Kesinlikle yanlış diyebileceğimiz yanıtlar arasında ‘yaşam boyunca devam eder’ ve
‘verdiğim tedavi ile yüzde 100 iyileşir’ değerlendirmelerinin bulunduğunu bildiren Doç.
Dr. Yıldırım, hastalık seyrinin hastadan hastaya değişkenlik gösterdiğini belirtti.
Doç. Dr. Yıldırım, “Kimi hastada sedef hastalığı tamamen kaybolabilmekte, kimi
hastada ise ara ara alevlenme ara ara iyileşme dönemleri ile seyredebilmektedir”
uyarısında bulundu.
SEDEF HASTALIĞININ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Sedef hastalığı tedavisine karar verirken hastalığın şiddeti ve sedefin hasta yaşam
kalitesi üzerine etkisinin belirlenmesinin son derece önemli olduğunu belirten Doç. Dr.
Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Genellikle vücudun yüzde 10’undan daha azında lezyonlar bulunmakta ise krem
tedavileri uygulanmaktadır. Ancak hastanın yaşam kalitesini etkileyen el, ayak,
genital bölgelerinde lezyon var ise veya krem tedavileri ile hiç düzelme
sağlanamamışsa hastalarda krem tedavisinin yanı sıra sistemik tedavi olarak
adlandırdığımız ilaçlar ve iğneler tedavide kullanılabilmektedir.
2000’li yılların başında geliştirilen biyolojik tedavi olarak adlandırdığımız ilaçlar ile son
zamanlarda sedef hastalığı daha az yan etki ile daha etkili bir şekilde tedavi
edilebilmektedir. Tabi tedavi planı yapılırken hasta ile her hastaya göre farklı şekilde
tedavi planı belirlenmektedir. Yine tedavi planlanırken daha önce de belirttiğim gibi
eklem tutulumunun romatoloji uzmanı birlikte değerlendirilmesi son derece önemlidir.”
SEDEF HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN KONULAR
Doç. Dr. Yıldırım, sedef hastalarının tansiyon, kalp hastalıkları ve şeker hastalığına
daha yatkın olmaları nedeni ile beslenmelerine dikkat etmelerinin çok önemli
olduğunu söyledi.
Hastaların kesinlikle yememesi gereken bir besin olmamakla birlikte sağlıklı
beslenmelerinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yıldırım, uyarılarını şöyle
sıraladı:
“Aşırı kilo alımından kaçınmaları gerekmektedir. Kilo artışı sedef hastalığını
şiddetlendirebildiği gibi sedef hastaları kilo almaya daha yatkındır. Bu nedenle fast
food, karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden hastaların kaçınması gerekmektedir. Alkol
ve sigara kullanımı sedef hastalığını şiddetlendirmektedir.
Bazı ilaçlar sedef hastalığını şiddetlendirebildiği için ilaç kullanımına son derece
dikkat edilmelidir. Sedef hastalığını tetiklediği düşünülen ilaçlar arasında sistemik
alınan kortizon, lityum, bazı tansiyon ilaçları, mantar tedavisinde kullanılan ilaçlar ve
aspirin bulunmaktadır.
Beta hemolitik streptokok enfeksiyonları gibi bazı enfeksiyonlar hastalığı
şiddetlendirmekte veya tetikleyebilmektedir. Bu nedenle el yıkama gibi genel hijyen
kurallarına dikkat edilmelidir.”


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —