Tarih: 20.10.2023 12:39

SANKO ÜNİVERSİTESİ ÖĞR. ÜYESİ PROF. DR. ERGUN

Facebook Twitter Linked-in

“VÜCUDUN TEMEL KEMİK YAPISINDAKİ GİZLİ TEHLİKE OSTEOPOROZDUR”
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun, vücudun temel kemik yapısındaki gizli tehlikenin
osteoporoz olduğunu söyledi.
20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Ergun,
osteoporozun; düşük kemik kitlesi ve kemik dokusunun mikro mimari yapısının
bozulması sonucu kemik kırılganlığı ve kırığa yatkınlığında artış ile karakterize olan
bir sistemik iskelet hastalığı olduğunu belirtti.
Osteoporozun, sadece kadınlarda değil erkeklerde hatta çocuklarda da görüldüğünü
anımsatan Prof. Dr. Ergun, şunları kaydetti:
“Kadınlarda 40 yaşına kadar kemik yapısında yapım ve yıkım olayı dengeli bir şekilde
devam ederken, bu yaştan itibaren yıllık yüzde 0,5’lik bir oranda geri dönüşümsüz
kemik kaybı olur.
Bu özellikle menopozdan itibaren daha da hızlanır ve menopozda olan bir kadın her
yıl trabeküler kemiklerinin (Trabeküler kemik, bir arı peteği yapısında ve yüzey alanı
daha geniş bir kemik türüdür. Trabeküler kemik omurgalarda ve uzun kemiklerin uç
kısımlarında yer alır ve osteoporoza bağlı kırıklara en hassas bölgeler de buralarıdır)
yüzde 5’ini ve tüm vücut kemik dokusunun yüzde 1-1,5’lik bir kısmını kaybeder.
Kadınlarda osteoporoza neden olabilecek risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz; beyaz
ırk, yaş, ailede kırık öyküsü, daha önce ve 50 yaşından sonra oluşan herhangi bir
kırık, düşük beden ağırlığı, alışkanlıklar (kafein, alkol, kahve sigara), ilaç kullanımı
(antasit, fenobarbutal, tiroksin, glukokortikoid), gıda ile yetersiz kalsiyum alımı,
aktivite azlığı, düşmeye yatkın olmak.”
ERKEKLERDE YAŞLANMAYA BAĞLI KEMİK KAYBINDA ARTMA OLUR
“Erkeklerde de endokortikal (Devamlı bir kemik dokusu olup, vasküler kanalları içerir.
İskelete dayanıklılık kazandırır). Rezorpsiyonun (kemik matriksini yok ederek kemik
dokusunu ortadan kaldıran bir çeşit kemik hücresi) az, periosteal (periost veya diğer
adıyla kemik zarı) kemik oluşumunun fazla olması nedeniyle kortikal (kemiklerin dış
yüzeyini oluşturur) kemikte kayıp azdır. Ancak yaşlanma ile kemik gözeneklerinin
artması sonucu kemik kaybında artma olur” diyen Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Erkeklerdeki risk faktörleri; ince beden yapısı, zayıf olma, orta veya fazla derecede
alkol alımı, düşük testosteron düzeyi (hipogonadizm), daha önce kırıkların olması,
sigara içme, kortikosteroid tedavisi, düşme hikayesidir.
Ergenlikten önce, adölesan dönemi (Gelişimin bir dönüm noktası olan, ergenlik olarak
da bilinir. Bu dönem, çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir ve bedensel, zihinsel ve
duygusal birçok değişikliğin yaşandığı bir zamandır) iskelet kitlesinin yoğunluğunun
önemli bir bölümünün oluşturduğu yıllardır. Çocuklarda direk grafilerde kemik
mineralizasyonunda azalma varsa kesinlikle ihmal edilmemelidir. Birincil nedenler;

kalsiyum eksikliği, idiopatik juvenil osteogenezis (kemik büyümesi), ikincil nedenler;
endokrin (Hormon sistemi olarak da adlandırılan endokrin sistemi, vücut hücrelerinin
birbiri ile iletişimini sağlayan hormonları üreten ve kana salgılayan bez ve
organlardan oluşan ağdır) gastrointestinal (sindirim sistemi), yeni doğanın metabolik
hastalıkları, romatizmal, kromozomal hastalıklardır.”
Prof. Dr. Ergun, osteoporoza neden olabilecek genel risk faktörlerini ise şöyle
sıraladı:
Antrometrik (minyon, zayıf, soluk, ince ten), genetik (beyaz ırk, aile anamnezi, D
vitamini geni), hormonal (kadınlar, erken menopoz, geç menarş, doğum yapmamış
olmak), beslenme (diyette düşük kalsiyum ve aşırı protein alımı), yaşam stili
(sedanter, sigara, alkol, kahve), birlikte olan hastalıklar ve kullanılan ilaçlar
(hiperparatiroidizm, parkinson, gastrektomi, diüretik, antikonvülsan, glukokortikoidler),
düşmeye yönelik bozukluklar (dengenin ve normal yürümenin bozulması sedatif
kullanımı, kas zayıflığı, kognitif) şeklinde sınıflandırıldığını ifade etti.
OSTEOPOROZDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Osteoporoz tedavisinde amacın semptomları iyileştirmek ve fonksiyonları düzeltmek
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ergun, tedavi yöntemlerine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Osteoporozda en önemli tedavi yaklaşımı egzersizdir. Egzersiz yapmak kemik
kaybını azaltarak kemik kitlesini, kas gücü ve kitlesini, denge ve koordinasyonunu
arttırır, fiziksel aktiviteyi, kardiyorespiratuar dayanıklılığı artırır, esnekliği sağlar, eklem
stabilitesini geliştirir, postürü korur ve deformiteleri (Deformite kemiklerde meydana
gelen eğilme ve şekil bozukluklarıdır). Engeller, ağrıyı azaltır, fonksiyonel stabiliteyi
sağlayarak kişinin kendine güvenini arttırır.
Fizyoterapistiniz tarafından fiziksel uygunluk seviyeniz değerlendirildikten sonra
kişiye özel bir egzersiz reçetesi oluşturulur. Haftada 3 gün yapılacak aerobik egzersiz
için yürüyüş tercih edilmektedir. Yürüyüş, 10 dakika ile başlanmalı her gün 3-5 dakika
artırılarak 1 saat hızlı bir şekilde yürümelidir.
Günlük egzersiz programları öncesinde ve sonrasında mutlaka germe ve gevşeme
egzersizleri yapılmalıdır. Egzersizler, 10 dakika ile başlayıp her hafta 3-5 dakika
artırarak 30-35 dakikaya çıkartılmalıdır. Haftada bir gün kuvvet, ağırlık çalışması ya
da dirence karşı yapılan egzersizler ile devam edilmelidir.
Egzersiz sırasında göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissedilirse, bırakılmalı egzersize
devam edilmemelidir. Oluşan kas ağrısı devam ederse ve yorgunluk artarsa egzersiz
süresini azaltın ve dinlenin. Haftanın bir gününde zevk aldığınız hobilerinizi yapın ve
bir gününü de dinlenmeye ayırın.”
Osteoporozu önlemenin tedavi etmekten daha kolay olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.
Ergun, “Osteoporozdan korunmak için günlük yaşamınızda fiziksel aktiviteyi artırmayı
hedefleyin, hareket için egzersiz ve spor yapın ve güneş ışınlarından uygun bir
şekilde yararlanarak yaşam kalitenizi artırın. Sağlık ve sağlıklı olmak, hayatın en
güzel hediyesidir” diyerek sözlerini tamamladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —