Bütün medeniyetlerde, toplumların gelişmişlik düzeyleri, insana ve özellikle de kadınlara verilen değerle ölçülmektedir. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımızın beslendikleri ilk kaynak olmaları nedeniyle onların ilk öğretmenleri de olan kadınlarımız, aynı zamanda toplumsal hayatımızın da denge unsurlarıdır.
Bizleri eğiten, yetiştiren, ihtiyacımız olduğunda desteğini esirgemeyen, sevgi ve şefkatini karşılıksız sunan kadınlarımız, toplumsal refah ve huzurun sağlanmasında her zaman başrolde olmuşlardır. Kadınlarımız, mutlu ise toplumumuz da mutlu olmuştur. Kadınlarımız, umutluysa toplumumuz da geleceğe umutla bakmıştır.
Nitekim Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Bir toplum aynı gayeye bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve medenileşmesine teknik bakımdan imkan, ilmi bakımdan ihtimal yoktur.” diyerek kadınların iş hayatına, akademik hayata ve toplumsal hayata katılımının artmasının önemini vurgulamıştır.
Nüfusumuzun yarısını teşkil eden, hayatı birlikte paylaştığımız kadınların kalkınma ve refah yolunda sunduğu katkılar çok değerli ve anlamlıdır. Tarihimizden aldığımız ilhamla kadınların toplumda üstlendikleri yerin daha da güçlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bugün kadınlarımızın yaşadığı en büyük sorun, hepimizi derinden üzen, ne yazık ki, kadına yönelik şiddet olaylarıdır. Şiddetin hiçbir türü insanlık onuruyla bağdaşmazken kadına yönelik şiddet asla tasvip edilemez. Kadına yönelik şiddetin son bulması için toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düşmektedir. Kadınlarımızı Yüce Mevla’nın bizlere birer emaneti olarak görmeli ve emanete nasıl hassasiyet ile davranılması gerektiği bilinciyle hareket etmeliyiz. Kadınlarımızın sadece 8 Mart’larda değil, yılın 365 gününde anamız, bacımız, hayat arkadaşımız, kızımız, mesai arkadaşımız olduğunu unutmamalıyız. Bu münasebet ile, şehit ve gazilerimizin eş ve anneleri başta olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.”
