Türkiye’mizin en güzide üniversitelerinden olan Boğaziçi’nde birdenbire ortalık karıştı.
Türkiye bir hukuk devleti sonuçta yasalarla yönetilir. Her ilde üniversite var ve yönetim biçimi belli. Atamayı kim yapar? Cumhurbaşkanı yapar. Yasa bu. Beğenmiyorsanız değiştirirsiniz. Dersiniz ki üniversite sandığı koyar ve üniversite akademisyenleri seçer der ve yasayla yaptırırsınız. Ama hayır şu anki yasaya göre durum bu. Diğer üniversitelerde de atama şekli bu. Kalkar derseniz ki biz yasa tanımayız yasa buysa da biz bu rektörü kabul etmiyoruz derseniz yasayı ihlal etmiş olursunuz. Bunu diyen kim? Üniversitede yönetimi elinde bulunduran bazı kişiler! Peki, o çocukların suçu ne? Çocuklar bu kişilerin duygularına kurban mı ediliyor? Yazıktır günahtır. Ülkenin en zeki çocuklarının okuduğu okul. Öğrenci okulun kalitesine bakar. Sosyal etkinliklere, yurda, yemekhaneye, rahat okumaya, bilgiye ulaşıma, dünya üniversiteler sıralamasında belli sıralamaya girmeye bakar. Ama birilerinin herhalde çıkarları bozulmuş olmalı ki resmen çocuklar kullanılıyor. Bu çocuklar heba edilmemeli siyasete alet edilmemeli. Siyasiler elini üniversiteden çekmeli. Okula yani eğitime, camiye asla siyaset elini sokmamalı. Dışardan birtakım terör meraklılarının bu çocukları çirkin emellerine alet etmelerine asla izin verilmemelidir. Bunu da devlet yapmalıdır. Bu ülkeyi karıştırmak isteyenlerin gerçek yüzlerini göstermesi operasyonudur. Ve engellenmelidir. Öğrenciler ve akademisyenler anlaşılmalı, dinlenmeli, yasalar ortaya konmalı, haklı talepleri varsa elbette karşılanmalıdır. Boğaziçi polise yumruk atma, polis aracına tekme atma, katil polis sloganı atma yeri değildir. Bunun süratle engellenmesi gerekir.
