Tarih: 11.10.2025 12:47

Kapıdaki Büyük Tehlike

Facebook Twitter Linked-in

Memleketin sinir uçları yine açıkta, yine diken üstündeyiz. Gözle görülür bir el, zorlukla elde edilmiş huzurun zeminini kazıyor; sanki birileri, bu topraklarda Kürt-Türk çatışmasının o karanlık ve acı dolu sayfasını yeniden açmak için var gücüyle uğraşıyor. İlk bakışta karmaşık görünen bu durumun özünde, akıl almaz bir siyasi sorumsuzluk ve karanlık bir hedef yatıyor: Ülkeyi kaosa sürüklemek.

Güneydoğu, uzun ve kanlı bir süreçten sonra, zorlukla bir nefes alma fırsatı buldu. Yöre insanı, yıllarca süren terörün, baskının, faili meçhullerin ve ekonomik yıkımın ardından, nihayet "sakın" bir hayatın kapısını aralamıştı. Ama ne oldu? Bu huzur anı, bir "proje"nin gölgesinde yeniden zehirlenmeye başladı.

Duyduğumuz ve gördüğümüz kadarıyla, bölgeyi temsil ettiğini iddia eden, ancak bölge halkına asla sorulmadan bir "Kürt Temsilcisi" pozisyonuna oturan bir zümre türedi. Bu zümre, bir yandan kendi çocuklarını Avrupa'nın en iyi okullarına yollarken, diğer yandan bölgenin gençlerini ve çocuklarını yoksulluğa, şiddete ve ideolojik cendereye terk etti. Bu acımasız ve ikiyüzlü düzen, terör örgütüne aktarılan silah ve para trafiği, uyuşturucu ticaretiyle beslenen karanlık bir ticari ağ kurdu. Tüm bu süreç, Kürt meselesini bir kimlik sorunundan çıkarıp, kirli bir rant ve ulusal güvenlik sorununa dönüştürdü.

Ve şimdi... Tüm bu acıların bedeli henüz tam ödenmemişken, o en kutsal ve en hassas yerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde korkunç bir provokasyona şahit oluyoruz. Terör örgütünün elebaşı lehine slogan atılması, milletin kolektif hafızasına ve acılarına yapılan bir suikasttır. Bu, basit bir siyasi taşkınlık değil, aksine, yeniden bir çatışma ve kamplaşma zemini hazırlama hamlesidir.

Türkiye'de Kürt kökenli vekiller, bakanlar, hatta Başbakanlık yapmış (merhum Turgut Özal'ı hatırlayalım) siyasetçiler varken, bu meselenin zorla bir "sorun" olarak dayatılması, tek bir amaca hizmet eder: Birlikte yaşamayı imkansız hale getirmek.

Tehlike Büyüktür ve Herkes Dikkatli Olmalıdır!

Bu kışkırtmalar, milleti Türk ve Kürt diye iki kampa bölmeye zorluyor. Oysa bu coğrafyanın kaderi, bin yıldır süren kader ortaklığıdır. Düğünlerimiz, cenazelerimiz, şehirlerimiz, kültürlerimiz iç içe geçmişken, bir avuç karanlık zümrenin çıkar hesaplarına ve siyasi manevralarına kurban gitmemeliyiz.

Siyasi aktörlerin, toplumun gerilimini artıracak her türlü eylemden ve sözden kaçınması, öncelikli ve milli görevleridir. Meclis, provokasyon arenası değil, milletin iradesinin tecelli ettiği, sorunların yapıcı bir şekilde konuşulduğu yer olmalıdır.

Unutmayalım: Huzuru sağlamak için dökülen kanların, çekilen acıların bir bedeli var. Bu bedel, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğini ve beraberliğini her türlü provokasyondan üstün tutmakla ödenir.

Kapıdaki tehlikeyi sadece siyasetçiler değil, bu ülkenin her bir ferdi görmeli, sağduyuyu elden bırakmamalı ve bu oyuna gelmemelidir. Aksi takdirde, elde edilen o kısacık huzur nefesi, çok daha büyük ve yıkıcı bir kaos fırtınasına dönüşebilir. Uyanık olma ve bu kirli oyunu bozma zamanıdır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —